Doğuş Özel Eğitim
DOĞUŞ KOLEJİ İLE BAŞARIYA GÖTÜREN YOLLAR
Kurucu müdürümüz Kenan GÜNDOĞ yaz tatilide okulu ziyaret eden bir öğrenci ile bahçede sohbet ederken.
BAŞARIYA GÖTÜREN YOLLAR 1
Doğuş Kolejimizin Kurucu Müdürü KENAN GÜNDOĞ Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda uzun yıllar idarecilik yapmış, daha sonra Milli Eğitim Müdürü olarak görevini sürdürmüş ve bu görevde iken emekli olmuştur. Eğitime gönül vermiş, hayatını “ÖNCE İNSAN” ilkesiyle yönlendirmiştir. Eğitimci, Araştırmacı, Yazar kimliğiyle bilinen KENAN GÜNDOĞ, yıllarca araştırıp incelediği “YÜKSELEN ve BÜYÜYEN AKIL” projesini hayata geçirmek ve sisteme entegre için, DOĞUŞ KOLEJİ’ nde sevgili öğrencileriyle birlikte tüm gücüyle çalışmaktadır. Düşünen, çok okuyan araştıran, gözlemlere dayalı eğitim hedeflemektedir.
Sayın KENAN GÜNDOĞ’ un yayınlanmış eserleri:
* Öğretmen (Tek Başına)(Roman)
* Öğretmen (Sevinç Pırıltıları) (Roman)
* Avrupa’da Türk Rüzgârı (Roman)
* Sarıoğlan (Belgesel)
* Kahramanlar Geçidi (Tarihi araştırma)
* Başarıya Götüren Yollar (Araştırma)
8 DEN 88 E KADAR
Anne karnından itibaren çocuğun iyi beslenmesi için, annenin çok dengeli beslenmesi (protein, yağ, karbonhidrat ve gerekli vitaminler) gerekir. Bunun yanı sıra annenin ruhunu da beslemesi öncelikler arasında olmalıdır. Güçlü bir inanç ve sabırla strese girmeden hamilelik dönemini başarıyla bitirmesi, çocuk için güzel bir başlangıç olacaktır. Anne bazı olumsuz engellere takıldığı zaman ‘Bunu da atlatırım’ diyebilmelidir.
Doğumla beraber 8 yaşına kadar olan zaman diliminde her yönüyle çocuğa çok iyi bakılmalı ve bu güzel yavru acemi bakıcıların eline bırakılmamalıdır. Çünkü çocukların bilinçaltı zekâları çok açıktır. Doğru davranışlar kazanabilmeleri için büyüklerin de doğru davranışlar sergilemeleri gerekir.
Yarının Türkiye’sinin önemli bir insanı olmaya hazırlanabilmesi için:
1- Bakıcıların anlattıkları korkutucu, ürkütücü masal ve hikâyeleri dinlemeleri kesinlikle önlenmelidir. Anne ve babanın da yanlış konuşmalarını ve zıtlaşmalarını çocuğun duymaması ve görmemesi gerekir.
2- Mutlaka güzel hikâyeler, çeşitli masallar, tabiatta bulunan (kuş, ağaç, nehir, dağ, hayvanlar vb.) isimlerin geçtiği doğal hikâye ve masallar anlatılmalı ve bunun sürekliliği sağlanmalıdır.
3- Çocuk televizyonun önüne oturtulmamalı. Meşgul olması için eline cep telefonu kesinlikle verilmemeli. Bilgisayar oyunlarına alıştırılmamalı. Teknolojik aletlerden uzak sağlıklı bir hayat yaşamalı.
4- Spor yapması için şartlar oluşturulmalı, temiz havada oynaması sağlanmalıdır.
5- Anne iyi bir araştırmacı olmalı, geleneksel yemekleri dışlamadan çok iyi inceleyerek atalarımızın yediği eski yemekleri çocuklarına yedirmelidir.
7 den 70 e kadar sözünü duymayan yoktur. Bu söz o kadar yaygın hale gelmiştir ki 70 yaşına yaklaşmakta olan insan artık elini işten çekmek istemektedir. Bu ise müthiş bir zaman ve enerji kaybıdır. Ülkemiz ekonomisine çok büyük zarar vermektedir. Nice beyinler kendini istirahata çekip günlerini boşa yaşamaktadır. “Yarın öleceğini bilsen bile ağaç dik” diyen çok yüce bir dinin mensupları değil miyiz? Peki, bizi yanıltan ne oldu da zamanı çok iyi değerlendirmeyi unuttuk!
Ben diyorum ki: Büyük bir hamleyle atılım içinde olan cennet vatanımızın güzel insanları daha büyük bir programla "BÜYÜK PROGRAM" hayatlarına yeniden düzen verebilir. Atalarımızın yaptığı gibi yeniden şahlanışla medeniyeti, ekonomiyi hepsinden önemlisi "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol" dürüst insan olmayı başararak çok güçlü devletlerarasındaki yerini alabilir.
O zaman 7 den 70 e kadar sözünü unutup 8 den 88 e kadar demeliyiz. Bunu sürekli tekrarlayıp hayatımıza 8 den 88 e kadarı mutlaka sokmalıyız.
8 den 88 e kadarı her yerde konuşmalıyız ve uygulamaya başlamalıyız.
Hepsinden önemlisi bizleri yaratan yüce ALLAH’IN verdiği ömre kadar.
Kenan GÜNDOĞ
Doğuş Koleji Kurucu Müdürü
Eğitimci-Araştırmacı Yazar
İnsanın en büyük şansı doğumla beraber ve büyüme çağında bilgili, kültürlü ve fedakâr anne ve baba tarafından büyütülmesidir. İnsanı bütün yönleriyle tanıyan anne ve babanın çocuğu, ruhen ve bedenen sağlıklı olarak büyüyecektir. Bilhassa anneye çok büyük görevler düşmektedir. Çünkü çocuk daha çok annesiyle beraberdir.
(Bütün anneler çocuklarının her açıdan iyi yetişmesini ister.)İlim adamlarına ve eğitimcilere düşen büyük ve vazgeçilmez görev annelere doğru bilgi aktarmak ve bilgilendirmelerini sağlamaktır.
Sağlıklı insanların çeşitli iş kollarında başarı oranlarının daha büyük olacağı tartışılamayacak bir biçimde kesin bilgilerle sabittir. En mükemmel yaratılmış insandır. Kâinatı yönetme görevi de insana verilmiştir. Bu en güzel şekilde yaratılmış varlık, yaşadığı sürece kendini ve etrafındakileri mutlu etmelidir. Büyük bir gayret ve çabanın içinde her türlü zorluklara göğüs gerecek olan insan sağlıklı olmak zorundadır. Ruhen ve bedenen sağlıklı olmalıdır demek istiyorum.
Görevim gereği, uzun yıllar çok değişik kabiliyette ve çeşitli yörelerden insanlarla çalıştım. Bunlar, okul müdürleri, müdür yardımcıları, genel idare hizmet personeli, büyük bir çoğunluğu da öğretmenlerdi. Öğrenciler arasında da çeşitli zamanlarda araştırmalar yaptım.
Müdürlerden, öğretmenlerden ve diğer personelden istediğim verimi alamadığım zamanlar oluyordu. Yaptığım toplantılarda, onları motive etmek istiyordum. Konuşmalarımın kısa sürede etkisinin olduğunu, daha sonra eski duruma dönüldüğünü görüyor; buna bir anlam veremiyordum.
Planlayarak hazırladığım çeşitli kültürel faaliyetlerde, görevlendirdiğim öğretmen arkadaşlarımın, program gününe kadar yaptıkları çalışmalarda strese girdiklerini, huzursuz olduklarını tespit ettim. Donanımlarındaki ciddi eksikliklerin farkında bile değillerdi.
Başarıyla biten çalışmalardan sonra, yorgunluklarını bir bardak çayla giderirken, gözlerinden mutluluklarını okudum. Her yeni programda stresleri azalarak devam etti.
Büyük bir çoğunluk ise ‘Boş’ , ‘Bomboş’ konuşmalarla ‘dedikodu’ ile vakit öldürüyorlardı. Ne yazık ki!... Hayat ‘boş’ a akıyordu.……………………………..
Öğretmenler ve idareciler, isteksiz ve yorgundu. Birkaç kıvılcımla işi götürmeye çalışıyordum. Bazıları sabah zor uyanıyorlar; uyandıkları zamanda yorgunlukları ve bitkinlikleri devam ediyordu. Yeteri kadar uyudukları halde dinlenemediklerinden yakınıyorlardı. Sabah kahvaltı yapmadan evden çıkıyorlar, iş yerlerinde içtikleri bir bardak çayla görevlerini sürdürmeye çalışıyorlardı. Yaptığım ikili sohbetlerde birçoğu bu durumu itiraf etmiştir. Bitkinlikleri ve yorgunluklarını işyerlerinde de devam ettiren personelden, iyi bir verim, faydalı bir çalışma beklenemez.
Uzun yıllar yönetici olarak ülkeme hizmet etmiş olan ben, bu amansız ve acımasız hastalığın çarelerini de araştırmalıydım. Son beş yılda, kendimi bu konuyu her yönüyle araştırmaya adadım. Yönetici, amir, memurlarla, doktorlarla konuştum. Notlar aldım.
Değişik zamanlarda yazılmış çeşitli ilim adamlarının kitaplarına başvurdum. Okuduğum kitaplar üzerinde aylarca düşündüm. İnsanımız, öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz ne yapar ve nasıl yaşarsa sağlıklı olabilir? İşine isteyerek ve severek nasıl vaktinde gidebilir? Verimliliği nasıl artar? Mesai bitişi ne yapmalı? Çalışırken nasıl sağlıklı kalınabilir?
Bir zamanlar, üzerinde güneş doğmayan bir neslin torunları, günü yarılamadan, yeni bir güne nasıl erken başlayabilir? Bütün görevlerini isteyerek ve severek nasıl başarabilir? Araştırılması gereken büyük bir mesele.
Türkiye Cumhuriyeti Devlet’imizin kurucusu Eşsiz Lider, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “İLİMSİZ OTORİTE OLMAZ” sözü üzerinde de defalarca düşündüm.
İlimin sınır tanımadığını, her zaman her yerde kazanılabileceğini öğrendim.
Çalışmaya istekli birinin, bütün zamanlarda, her şartta (olumsuz şartlar da dahil) çalışmalarını sürdürebileceğini, araştırmalara devam edebileceğini, kendi nefsimde tatbik ettim.
Osmanlı İmparatorluğunun yükseliş dönemindeki Türk insanının karakter özelliklerini araştırdım. Bu özellikleri bir sistem içinde yazdım. Hepsi de çok önemliydi. Bir tanesi üzerinde günlerce düşündüm;………
O dönemde büyükler küçükleri sadece sevmiyorlar, saygı ile karışık büyük bir sevgi ile seviyorlardı, onlara değer veriyorlardı. Şahsiyetlerinin kısa zamanda gelişmesine yardımcı oluyorlardı. Küçüklerin sağlıklı, bilgili, dinamik yetişmesi, yaşlılıklarında büyüklerin rahatıyla doğru orantılıydı.
Küçükler, büyüklerin kendilerine gösterdikleri saygıyla beraber, bu büyük sevginin boyutlarını anlayabiliyordu. Oyunlarında bile dengeli ve sihirli bir ahenk vardı. Sokakta dahi büyükleri rahatsız edici, gürültülü oyunlara rastlamak mümkün olmazdı.………………...........…………………………………………………..
Anneler her ne şekilde olursa olsun, çocuklara asla bağırmazdı. Konuşmalarında ve davranışlarında yumuşak bir sevgi ve şefkat görülürdü. Bu durumu ruhunun derinliklerinde hisseden çocuk, bütün isteklerinde sessizliği ve uyumu seçerdi. Sıkıntılı halinde bile, annenin vazgeçmediği tek şey sabır ve şefkatti.
‘Aklın yükselmesinin’ önündeki en büyük engel, gerginlik halinin her türüdür. Okul öncesi ve ilköğretim yıllarında çocuklarımıza sinirli ve kızgın davranışlarda bulunmamamız hayati bir önem taşır. Anne-baba, öğretmen, idareci ve her dereceden personelin çocuklarla teması olumlu, dengeli, yumuşak ve kararlı olmalıdır. “Çocuk güle benzer, soldurulmadan büyütülmelidir."
DENGELERLE yaşamanın o muazzam sırrını öğrenip, onu ‘Milli Eğitim Sistemi’ içine yerleştirip, çocuklarımıza verebilmek, her türde idarecinin görevleri arasında olmalıdır. Bu görev, ‘Milleti sevmek’, ‘Vatanı sevmek’, ‘ Bayrağı sevmek’, 'Devleti sevmekle’ beraber gitmelidir.
Büyük tıp alimi İbn-i Sina insan yapısını üç temel direk üzerine koyuyor.
1- Dengeli Beslenme
2- Dengeli Uyku
3- Hareketlilik
1 - DENGELİ BESLENME
Bu konuda yazılan kitap sayısı bir hayli çok. Ben diyorum ki; bir öğretmen aşağıdaki açıkladığım hususlara mutlaka uymalıdır. Öğrencilerine de aktarmalıdır.
Sabah güne erken başlamalı. En geç saat altıda uyanmış olmalı.
Yüzünü soğuk suyla yıkamalıdır.
Günün planlamasını yaparken kahvaltıya geniş bir zaman ayırmalı. Kahvaltıda en az 2 tane az haşlanmış (Kayısı kıvamı) doğal yumurta yemeli. 10 adet tuzu alınmış zeytin, bir miktar tam yağlı peynir, mevsim şartlarına uygun domates salatalık yenilebilir.
Okul öncesi dönem, ilkokul, ortaokul yıllarında, öğrenciler okulda iken ve tatilde, kahvaltı yapma alışkanlığını kesinlikle kazanmalıdır. ‘Kahvaltı asla geçiştirilmemelidir.’
Kısa ve özlü bilgiler verecek olursak;.......................................................
1. Atalarımızın büyük bir özenle ekip ürettiği buğdaylardan elde edilen ekmek çok az bir miktar yenilebilir. Böylece çeşitli hastalıkların önüne geçmede büyük bir tedbir almış oluruz.(Anadolu doğru buğdayların anavatanıdır. Sonradan genetiği değiştirilmiş buğdaylardan yapılan ekmekler insana zarar vermektedir. Çünkü beyaz unların içine zararlı kimyasallar eklenmektedir.)
2. Patates haşlanmış veya közlenmiş olarak az miktarda yenilmelidir.(zeki ve çalışkan öğrenciler üzerinde yaptığım detaylı araştırmalarda, patatesle yapılmış çeşitli yemekler yediklerini tespit ettim. Netice olarak, okul öncesi ve ilkokul ve ortaokul çağındaki öğrencilerin zekâsını parlatan gıdalardan biri doğru topraktan gübrelenmemiş olarak alınan patatestir. Bu durum kesinlikle göz ardı edilmemelidir.)
3. Öğünlerde tek tip yemek tercih edilmelidir.(Bu yemekler protein ağırlıklı olmalıdır. Yanında salata bulunur.
4. Mevsimlik meyve istenirse yemekten yarım saat kadar önce veya yemekten tahminen iki saat kadar sonra abartılmamak kaydıyla yenilebilir.……………………………………………………………
5. Gıdalar, doğal olarak özellikleri bozulmadan tüketilmelidir. (İşlenmiş, raf ömrü uzatılmış, içine tatlandırıcı ve kimyasal katılmış gıdalar kesinlikle mutfağa sokulmamalıdır.)…………………………
6. Balıketi, koyun, kuzu, keçi ve dana eti tercih sebebi olmalıdır.………………………………………………………………
7. Temiz su içmeye azami derecede dikkat edilmelidir. ( Günde en az 2 Litre su içilmelidir.)……………………………
8. Mümkünse yemeklerde zeytinyağı ve tereyağı tercih edilmelidir.
9. Sebze, baklagiller (fasulye, nohut ve mercimek) fındık, fıstık, ceviz, badem tüketimine büyük bir önem ve ağırlık verilmelidir.
10. Burada çok önemli bir konuyu açıklamak istiyorum. Güzel Anadolu’muzda çok miktarda yetişen iki küçük çekirdekli meyveyi çocuklar mutlaka yemeli. (Türkiye’de yaşayan bütün anneleri uyarıyorum.)
Çocuklarına küçük yaşlarda ELMA ve ÜZÜM’Ü mutlaka yedirsinler. İlik oluşumunda bu iki meyve mükemmeldir. ÜZÜM ve ELMA yemeden büyüyen çocuklarda ilik gelişimi yeteri kadar sağlıklı olmayabilir.
Bilim adamları Elma’nın çok sayıda yararı olduğunu tespit ettiler. İçerdiği pektinin kolesterolü düşürdüğünü, C vitamininin kalp kaslarını koruduğunu, B vitamininin sinirleri güçlendirip, strese enerji yüklediğini söylüyorlar. Ayrıca elmada bulunan potasyum ve magnezyum da yüksek tansiyonu düşürüyor. İçerdiği meyve asidi kan şekerini dengeliyor ve yaşlılıktaki şeker hastalığını önlüyor. Daha bitmedi… Elma aynı zamanda en etkili uyku ilacı olarak da kabul ediliyor. En son araştırmalara göre ise kabuğundaki kırmızı ve sarı renk maddeleri olan flovonoideler kalp damarlarının kireçlenmesini önlüyor.
(İnsanların ilerleyen yaşlarda diri kalabilmeleri için iki büyük çekirdekli meyveyi; zeytin ve kayısıyı mutlaka yemeleri tavsiye edilmelidir.).…………
11. Midenin üçte biri yemek, üçte biri su, üçte biri de boş kalmalı. Açıkça demek istediğim şey şudur; yemeği az, kaliteli ve temiz yemeliyiz.………………………………
‘Okul öncesi ve ilköğretim yıllarında dengeli beslenme çocuklarımızın sağlığı için her zaman birinci sıradaki yerini korumalıdır. Dengeli beslenme aklımızın büyümesini sağlayacaktır.’
2 - DENGELİ UYKU
Sabah büyük bir maratona başlayacak olan insan, uykusunu almış, dinlenmiş olarak yataktan kalkmalı. Bir öğretmen kendisine yetecek kadar uyumalı. Az veya fazla uyku verimi azaltır. 7 veya 8 saat. Altında veya üstünde ne kadar uykunun kendisine yeteceğini, dinlendireceğini bilmelidir.
Kapalı oyun salonlarında vakit geçirmek, gece geç saatlere kadar televizyon başında kalmak zaman kaybıdır. Geç saatlerde içilen demli çay veya kahve gibi uyarıcılar da uykuyu kaçırır. Dinlenerek güne başlayabilmek için, iyi bir yatağa, mutlaka saat 12 den önce girerek uyku halinde olmalıyız. (Saat 10:00- 11:00 arası en uygun zamandır.)
‘Okul öncesi, ilkokul ve ortaokul yıllarında dengeli uyku çocuklarımızın sağlığı için çok önemlidir. Aynı zamanda akıllarını da yükseltecektir.
3 - HAREKETLİLİK
Sürekli hareket halindeyiz. Sağlıklı kalabilmek, iş yerinde verimi artırabilmek için, yaptığımız işe gücümüzün yetmesi gerekir. Öğretmen yeteri kadar ayakta durabilmeli, konuşabilmeli, yazı tahtasını kullanabilmeli. Bütün bunların yanında güçlü bir fizyolojik yapıya sahip olmalı. Spor yapmalı: Futbol, voleybol, yüzme, masa tenisi, atletizm, basketbol, kayak gibi spor dallarını bilmeli, en az birini veya birkaçını çok iyi derecede yapabilmeli. Hem öğrencilere örnek olacaktır. Güçlü fiziki yapısını faydalı bir biçimde kullanmasını öğrenmesi de esastır.……………………..………..
Sevgili peygamberimiz, ‘İki nimet vardır ki: İnsanların çoğu o nimetleri takdir edemezler. Onlar: Sağlık ve boş zamandır’ diye, buyurmuşlardır.
‘Okul öncesi, ilkokul ve ortaokul çağında hareketli olan, fizyolojik yapısına uygun spor yapan bir öğrencinin, spor yapmayan bir öğrenciye göre iskelet yapısı, bir yılda 2 kat, iki yılda 4 kat daha fazla kuvvetlenir. Sağlıklı gelişimi süreklilik kazanır ve aklı yükselir.’ Beyne oksijen daha fazla gider, kavrama kabiliyeti artar.
Kayseri okullar arası voleybol müsabakalarında şampiyon olan takımımız, şampiyonluk kupasını kaldırırken.
Önemli üç noktayı da açıklamak isterim;
Birincisi de TEMİZLİK
Bu konuda yeterince duyarlı olmadığımızı itiraf etmekteyiz. Giydiğimiz elbiselerin, iç çamaşırların, yediğimiz yemeklerin, meyve ve sebzelerin, çevremizin, oturduğumuz evin, çalıştığımız iş yerinin son derece temiz olması gerekir. Her öğretmen ve öğrenci aynı zaman da iyi bir çevreci olmalıdır.
İkincisi ZEVK VERİCİ ZANNEDİLEN ALIŞKANLIKLARDAN KURTULMAK
Sigara, içki ve benzerleri, sağlığı son derece olumsuz etkiler. Emekli olan bir arkadaşımın sigara hakkındaki çok samimi itiraflarını hiç unutamıyorum. Aynen şöyle demişti; ‘Uzun yıllar bu mereti içiyorum. Zararlarını başkası anlatmasın, siz bana sorun. Kış aylarında kalın giymeme rağmen -5 derece -25 derecede imiş gibi üşüyorum. Yaz aylarında, sıcakta, yüz metre yürüyemiyorum. Vücudum direncini bitirdi. Dünyadaki en büyük mücadelede aciz kaldım. Onu cebimde bazen de kalbimin üzerinde taşıyorum.’ (Gömleğinin cebinde)
‘Yeni nesil bu amansız ve acımasız alışkanlığa asla bulaşmamalıdır. Bununda temeli okul öncesi dönemle ilkokul ve ortaokul yıllarında mutlaka atılmalıdır. Çünkü çocuklarımızın bilinçaltı zihni bu yıllarda çok açıktır.’
Üçüncüsü NEFES ALMAYI ÖĞRENMEK…………………………………………………………..
Sporun olumlu faydalarından bahsetmiştim. Önemli bir faydası da derin nefes almamızı sağlamasıdır. Spor yapanlarda kansere yakalanma riski daha azdır. Sebebi de nefes almanın o muazzam ve vazgeçilmez faydasıdır.
Burundan nefes alırken, karın boşluğunu içeri çeker; göğsümüzde (ciğerlerimizde) nefesi biraz bekletip, yavaşça bırakırız. . Nefesi burnumuzdan 1 birimde almalıyız, 4 birimde tutmalıyız, 2 birimde yavaşça ağzımızdan vermeliyiz.………………………………………………………………………
Bu işi sabah, öğle ve akşam yeteri kadar yapmalıyız. En az bir günde 10 defa denemeliyiz.
Zamanla kimyasallara maruz kalmış öğrencilerin, öğrenme zorluğu yaşayacağı unutulmamalıdır.………..……………………………………………………………
RUHUN TEMİZLİĞİ..……………….
İnsanımızın bir kısmı, dedikoducu, cimri, haset, kindar, gereksiz konuşan, ciddiyetsiz, korkak ve şüphecidir. Soğukkanlı olmayı öğrenememiştir. Bu saydıklarım çok ciddi hastalıklardır. Zaman kaybetmeden acilen kurtulmak için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Sağlam bir bünye için, sağlam bir kafa şarttır. Parmağımız kesildiği zaman acı duyarız. Doktora veya eczaneye koşup tedavi ettiririz. Tedavi olmazsak kan kaybı olacaktır, bünyemiz sarsıntı geçirecektir. Kesinlikle biliyor ve inanıyorum ki; bir dedikodu, kesilen elden daha tehlikeli kan kaybına sebeptir. Çünkü hastalık ruhtadır. Tedavi için de herhangi bir çaba yoktur. İnsanoğlu bu durumun tahribatının derecesini bilseydi, acil tedavi yolları arardı. Şifa aramayı yarına bırakmazdı. Maalesef insanoğlunu, hayatta iken bitiren, cenderede sıkan günlük üzüntülere boğan bu hastalıkların üzerine yeteri kadar gitmiyoruz.…………………………………………………………………………………
İlim, sabır, kararlılık ve istekli çalışmakla güzellikleri yakalayabiliriz. İstersek sabırlı olmayı, rehavete kapılmamayı, korkulardan kurtulmayı, zannın her türlüsünden uzaklaşmayı, kanaat sahibi olmayı, bütün geçici menfaatlere kapımızı kapatmayı, şükretmeyi, yol gösterici olmayı başarabiliriz.
Şükrettim Allah’ıma kâinatı yarattı.
Kuşlar cıvıldaşıyor, bu ne güzel bahardı.
K.GÜNDOĞ
Okul bahçemizden bir köşe.
Her zaman üzerinde çok hassas duracağımız, kaybetmekten korkacağımız şey ‘İLİM’ olmalıdır. Bu gün ilim sigaranın sağlığa zararlı olduğunu ispatlamıştır. Zararlıyı içmemek için, irade ediyorum ve güç yetirerek sigara almıyor ve içmiyorum, diyebilen insan çok sağlıklıdır............................................................
Sigara ve türleri aklımızın yükselmesini engellediği gibi sağlığımızı da son derece olumsuz etkilemektedir. İlkokul ve ortaokul yıllarında çocuklarımızın beynini yıkayarak bu zararlı alışkanlığa bulaşmamalarını mutlaka sağlamalıyız.
Beynimizde sürekli iyi ve güzel şeyler tasarlamalıyız. Beyin vücuda iyilik sinyalleri gönderiyorsa, vücut bunu kabul eder. O zaman insan;
-‘İyi değilim.’ Yerine ‘İyiyim.’ der.…………………………………………………………..
-‘Hastayım’ yerine, ‘ Gayet iyiyim’ der.…………………………………………………………..
-İyi ve sağlıklı olduğunu hisseder. Hayattan zevk almaya başlar.…..
Hayattan zevk alan insan çalışmaktan da zevk alacaktır.………….
‘Tembellik ve durağan hayat aklımızın yükselmesi önünde ciddi bir engeldir. Okul Öncesi ve İlkokul ve ortaokul yıllarında çocuklarımıza çalışkan olmayı mutlaka öğretmeliyiz.’
ZAMANI NASIL DEĞERLENDİREBİLİRİZ?............
Para ile satın alınamayacak, insanoğlunun en değerli hazinesi zamandır. 24 saat; bir gün. Geçirdiğimiz bir günün en ufak zerresini bile, geri getirme gücümüz yoktur. Zaman, kaybettiğimizde bulamayacağımız en kıymetli hazinedir.
Asla yılgınlık göstermeden, mücadeleden taviz vermeden, 24 saati çok iyi değerlendirme sanatını öğrenmeliyiz. Bunun için iyi bir planlamacı olmak zorundayız. İyi planlamacılar, sağlıklı düşünebilenler arasından çıkar. Bence insanoğlu, zaman değirmenleriyle amansız savaşı bir prensip haline getirmelidir.
Özde boş, sözde boş, zaman değirmenleri,
Uzaklaş üzerimden, miskinlik halkaları.
K.GÜNDOĞ
Öğretmen ve öğrenci, zamanı çok iyi değerlendirme sanatını mutlaka öğrenmelidir.
Sabah en geç altıda uyanan insan, önce kendisini toparlayacak, giyinecek, işe gidecek, yolda uzun bir zaman kaybedecek. İş yerinde verimi nasıl arttıracak? Mesai dönüşü ne yapacak? Bütün bunlar uzun cevap bekliyor. Ben kısa ve öz bilgiler vermek istiyorum.……………………………………..………………………………………..
1. Daha öncede belirttiğim gibi, en geç altıda yataktan kalkmış olmalıyız. Gün boyu bize enerji verecek olan kahvaltımızı, kurallara uygun yapmalıyız. Traşa ve giyime uzun bir zaman ayırmamalıyız. Elbise ve gömleklerimiz uygun bir dolapta, askılıkta asılı bulunmalıdır. Gömleğe göre elbise seçerek zaman kaybetmeden, elbiseye göre gömlek seçmeliyiz.…………………………………………….
2. Çantamızın içindekiler sistemli bir biçimde yerleşmiş olmalıdır. İçinde kağıt ve evrakların karışık durduğu bir çanta, uzun zaman kaybettirir.
Anahtarlarımız bulabileceğimiz bir yerde asılı olmalıdır. Saatlerce kaybettikleri anahtarları arayanları tanırsınız.…………………………………………………………………
İşimiz uzak bir mesafedeyse ve taşıtla gitmek zorundaysak, yol boyunca okuyabileceğimiz bir kitap, elimizin altında hazır bulunmalıdır.
3. Çalışma masamız, uygun bir şekilde tanzim edilmiş olmalıdır. Masanın çekmeceleri düzenli, evraklar yerli yerinde olmalıdır. Oturduğumuzda çalışma masası, tamamen hâkimiyetimiz altında olmalıdır.………………………..
Saat sekiz-dokuz arası beyin iyi derecede çalışmaya başlar. İdareci isek, bir gün önce akşam yaptığımız planı gözden geçirir ve işe koyuluruz. Toplantıları genellikle saat onda yapmalıyız. Dikkatimizin en üst düzeyde olduğu saattir.
Saat 13:00 gibi çalıştığımız yer müsaitse, pantolon kemeri ve kravatımızı biraz gevşetir, masaya dayanarak veya koltuğa yaslanarak gözlerimizi yumar, birkaç dakika dinleniriz. Veya kısa bir yürüyüş yapabiliriz.……………………………………
Yemekten sonra bir ağırlık çökmüştür. Bu durum saat 14:30 a kadar sürebilir. Bu zaman zarfında ağırlığı az olan işler yapılır. Saat 16:00 gibi vücut tekrar muazzam ısısına kavuşur. Beyin daha iyi çalışır. Bu hal akşam sekize kadar devam eder.
Bu zaman içinde;
İlim adamı, araştırmasına devam etmeli,
Yazar, yazısını yazmalı,
Öğretmen, bilgisini artırmalı,
Öğrenci, dersine çalışmalı,
İdareci, projesini yapmalı veya yaptığı projenin uygulama safhasını kontrol etmelidir.
Bu saatleri boşa geçirmek, hayatı boşa geçirmekle eş değerdedir. Yapacağımız yürüyüşler, ev gezmeleri, masa başı oyunları, televizyon başında geçirilen saatler, tatlı! Dedikodu sizin en büyük düşmanlarınızdır.
(Siz! Önemli işi olanları uyarıyorum. Bayan öğretmenler, anneniz istese bile bu saatler arasında misafirlere çay vererek vaktinizi ve hayatınızı öldürmeyin. Çok sık toplantılar yaparak, bu güzel günleri kaybetmeyin…)
Akşam saat yedi gibi hafif bir akşam yemeği, arkasında günlük gazetenin önemli görülen yerlerinin okunması ve tatlı bir sohbet havası olmalı.
Her dereceden öğrenci konu tekrarlarını büyük bir dikkatle yapmalı.
Ertesi günün, günlük planını yaptıktan sonra, uyumak ve dinlenmek için, saat 12 den önce, 10-11 gibi yatağa yatılmalı.
Yatak odasında televizyon, bilgisayar, cep telefonu gibi teknolojik aletler olmamalı.
Şu soruları kendine mutlaka sor. Ben bugün: ....................................................
-Kendim için, ailem için ne yaptım?.............................................................
-Milletim ve vatanım menfaatleri için ne yaptım?......................................
-Geleceğe yönelik planlarımı gerçekleştirebiliyor muyum?.............................
-Bir günü iyi ve faydalı değerlendirebildim mi?............................................
-Bütün zararlılarla mücadele de başarılı olabildim mi?
İKİ İNSAN
Birincisi:
Anne karnında ve doğumuyla beraber, küçük yaşlardan başlayarak, mikropları vücuduna almadan, sağlıklı bir ortamda, dengeli beslenerek, ruh hastalıklarını tanımadan büyür. Sistemli bir şekilde, temiz havada veya sağlıklı bir ortamda spor yapar.
İkincisi:
Küçük yaşlardan başlayarak olumsuz ve sağlıksız şartlarda yaşar, mikrop alır, dengesiz beslenir. Temiz çevrede yaşama fırsatı bulamaz, bilgilenemez, sporla tanışmamıştır.
Bazen de fizyolojik yapısı temiz olduğu halde, sağlıklı bir eğitimden geçmediği için, ürkek ve çekingendir. Manevi hayatını iyi kaynaklardan donatmadıysa rüzgârın önündeki tüy misali, ne yapacağını nerede duraklayacağını bilemez. Kendine tezat, yaradılışına tezat bir durum alır. Bazen hırçınlaştığı görülür.
Sporun faydalarını bilse bile, üşendiğinden harekete geçmez. Sosyal hayatta hep sıkıntılıdır.
Benim tezimin adı;
MUAZZAM TEMİZLENME olacaktır. Temizlen ve başarıdan başarıya koş. Bu nasıl olacak kısaca anlatmak istiyorum.
1
VÜCUDUNU TEMİZLE............................................
İnsan, sağlıklı yaşamak için kendisine temiz bir çevre seçecek.
Kapalı ve kirli yerlerdeki havayı teneffüs etmeyecek. Kahvehane ve lokallerin dumanlı havasından nefret edecek. Sigara içmeyecek ve içilen yerde asla bulunmayacak. İçki ve benzerini içmeyecek. Dengeli uyuyacak. Dengeli beslenecek; gereksiz gıdalarla vücudunu tıkamayacak. Temiz havada ve salonda spor yapacak; bu alışkanlığını bırakmayacak. Spor türünü mevsim şartlarına ve yaşına göre seçecek. Daha önce de söylediğim gibi dengeli beslenmesini devam ettirecektir.
Olumsuz alışkanlıklarını sistemli ve kararlı bir biçimde, sağlam bir irade ile terk eden insanda, zamanla mikroplar dışarı atılacak, tıkanmış vücut normal haline dönecektir. Vücut artık temizlenmiştir......................................
Uyuşukluk, tembellik, bitkinlik, yorgunluk yavaş yavaş kaybolacaktır. İnsan hafiflediğini hissedecek, tabir yerinde ise ‘ Kuş gibi oldum’ diyecektir.
Yürümesi, oturması, duruşu değişecek. Bakışlarındaki canlılık artacak, etkileme gücü fazlalaşacaktır.
2
RUHUNU TEMİZLE
Dedikodu hastalığından acilen uzaklaş. Öğünme huyunu yarına bırakma; hemen vazgeç. Riyakâr olma; olduğun gibi görün. Zannın her türlüsünü yok say.
Zannetmiştim diyerek, sorumluluktan uzak.
Bulsana doğruları, zikzak çizgiyi bırak
K.GÜNDOĞ
Haset ve kin gibi insanı küçülten, bayağılaştıran durumdan çık. Cimrilikten kurtul. Başkalarının başarısını kıskanma. Basit, küçük-büyük menfaatlere kapını açma.
Yapışırsa yakana, geçici menfaatler.……………..
Şahsiyetini koru, uçucu menfaatler.
K.GÜNDOĞ
Ölçülü davran, mütevazı ol. Yumuşak huylu ol ve cömertliği bırakma. Vakarlı ve kararlı ol. Sabrı zirvede yakala.…………………………………..
Sabırlıyım korkmadan, metaneti kavradım.
Sabırlıyım bıkmadan, sevgiyi yakaladım.
K.GÜNDOĞ
İlim-irade ve kuvvet üçlüsünü çok iyi kavra. Niçin yaratıldığını ve gayeni bil. DOYUMA ULAŞ, ümit verici ve yol gösterici ol.
SONUÇ
Ruhu sağlam, bedeni sağlam, hastalıklardan uzak kendine güvenen insan (memur, işçi, çiftçi, esnaf, politikacı, yönetici, anne, baba, öğrenci ve öğretmen vb.) muazzam ve ölçülü konuşma sanatını öğrenecektir. Fizyolojik ve ruh yapısı korunduğu zaman bilgiyle dolan insan, ses tonunun bütün inceliklerini dikkatle kullanarak konuşma sanatını zirveleştirecektir.
DENGELERİN adamı olacaktır.
Ülkesine, milletine hizmeti şeref sayacak. Atatürk’ün kurduğu TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ ’ne hizmet etmek onun ilk ve en vazgeçilmez görevi olacaktır.
Sakın, seyreden olma, tecrübeyi bulduysan,
Hareket zamanıdır, seyretsin seni insan.
K.GÜNDOĞ
ÖĞRETMENLERİME, ÖĞRENCİLERİME VE TÜM MESLEK GRUPLARINA BAŞARILAR DİLİYORUM. Ve diyorum ki;
Fedakâr, kararlı ve tavizsiz yaşadığın bu hayatın her saniyesi seni büyütecek, geleceğe daha doygun bakmanı sağlayacaktır.
KENAN GÜNDOĞ
Kayseri Doğuş Koleji Kurucu Müdürü
Eğitimci, Araştırmacı, Şair ve Yazar
Doğuş Koleji öğrencileri yaz okulunda çeşitli etkinliklere katılmaktadır. Havuzdaki öğrencilerimizin mutluluğu gözerinden okunmaktadır. Yakın pozdaki çocuğumuz TEOG (Temel eğitimden Orta Öğretime Geçiş Sınavında) bütün soruları doğru yaparak rekor kırdı. 240 sorunun tamamını doğru yaptı.
Şimdi yollar dikenli engeller aşılacak.
Menzilin yüceliği varınca tanınacak.
BAŞARIYA GÖTÜREN YOLLAR
2
Gençlik yıllarını uzatarak yaşa ki;....
Yaşlılık her gece, seni bekler olacak.
K. GÜNDOĞ
GENÇLİK YILLARI ÇOK UZUNDUR. ASLA KISALTMA. SENİ YIPRATACABİLECEK AMANSIZ DÜŞMANLARLA ACIMADAN MÜCADELE ET
Zamanı boşa geçirmemize sebep olan, oyun ve eğlence, hayatımızın vazgeçilmez unsuru olmaktan çıkarılmalıdır. Bedenimizi tahrip ederek, bizi kuvvetten düşüren her türlü zevk vericiyle; içkiyle, sigarayla, esrarla ve buna benzeyenlerin tamamıyla acımadan ve sürekli mücadele etmeliyiz. Bu tür zararlıların tümünü önce kendimizden başlayarak milletimizin tamamından uzaklaştırmalıyız.
Spor yapan, temiz havada dolaşan, kapalı ve kirli havayı teneffüs etmeyen, vücuda zararı ilmi bilgilerle tespit edilmiş olan, zevk verici maddelerden uzaklaşan insanların gençlik yılları uzar. İlerlemiş yaşlarında bile zinde ve sağlıklı kalırlar. ........................................................
Esrar kadar, sigara kadar, dedi-kodu, kin, haset ve benzerleri de tehlikelidir. Alışkanlık kazanmadan bu ruhu öldüren, insanı küçülten, zamanı boşuna geçiren hastalıklardan acilen uzaklaş. Övünme huyun varsa, hemen terk et, ertesi güne bırakma. Kendini överek o güzel saatleri, günleri boşa geçirme. Yukarı da sayılan hastalıklara yakalanırsan vay haline. Hayat sana zindan olacaktır.
Gençlik yıllarında yapılacak en güzel şey, insanı olgunluk yıllarına hazırlayan bütün görevlerde metotlu, disiplinli ve planlı çalışma sanatın öğrenmektir.
Yürü, yarışa girdin, sen geri dönemezsin,
Yürü, yarışa girdin, sen mağlup olamazsın.
K. GÜNDOĞ
YARIŞA GİR VE ASLA VAZGEÇME
Öğrenci olduğun yıllarda, başarabilmek iyi bir öğrenci olabilmek için isteyerek; ama ruhunla ve bütün benliğinle kendi isteğinle yarışa gir. İşini severek yap, mesleğinde yükselme sanatını severek öğren. Bıkkınlık, yılgınlık, ürkeklik gibi seni mağlubiyete götürecek her türlü olumsuzluktan kurtul.
Zor zannedilen uğraşlar ve işlere isteyerek başladığın zaman başardığını görecek ve kendine güvenin artacaktır. İsteyerek ve severek başlanılan zor işlerde, istemeyerek ve sevmeyerek başlanılan kolay işlerden daha iyi netice alınır.
Hilal okulumuzun başarılı öğrencilerinden biri olup Kayseri Fen Lisesini kazanmıştır. Üniversite eğitimini Hacettepe Diş Hekimliği Fakültesinde tamamlamıştır. Sporun her dalında başarılı olan öğrencimiz atlı engel atlama sporunda büyük başarılar elde etmiştir.
İsteyerek yarışa girenin zorlandığında sağlığında herhangi bir sıkıntı olmayacaktır. Başaramadığın zaman karamsarlığa kapılma, üzülme, sıkıntı içine düşme. Yeniden yarışa girmeye hazırlanabilmeyi öğren. Sonunda faydalı olduğuna inandığın işin peşini bırakma.
İnsan, bu dünyada, insanlar için güzel şeyler yapma, iyi eserler verme yarışına mutlaka girmelidir.
Hayatta iken kendi eserini görüp mutlu olacaksın. Öldükten sonra da insanlar ondan faydalanacak.
Her zaman iyi ve güzel şeyler yapmaya istekli ve hazır ol.
Sabah erken kalk, uyuma vakti geçti,
Hayatın akışıyla, bütün hayaller bitti.
K. GÜNDOĞ
GÜNE ERKEN BAŞLA; GÜNÜ YARILAMA
Gelişmekte olan bu güzel cennet vatanımızda yaşayan, genç kız ve erkeklerin, öğretmen ve öğrencilerin, işçi ve memurların, anne ve babaların, çiftçi ve esnafın, 8 den 88 e kadar herkesin her günü sabah erken kalkarak çok güzel değerlendirmesi gerekir.
Günün programını yapmak bir hayat biçimi haline gelmelidir.
Günümüzde erken kalkmanın sağlık açısından yararları artık kesinlikle biliniyor. Erken saatlerde sıcak yatağından kalkan insan sağlığına katkıda bulunuyor demektir.
Erken kalkarak, kendini günün işine hazırlayan bir insanla, yatağından zoraki kalkarak kahvaltı bile yapmadan, gözlerini ovuşturarak işine yetişmeye çalışan insan arasında verim farkı vardır. Geç uyanan insan sağlığından bazı şeyler kaybettiği gibi, günün ilk saatlerine hazırlıksız yakalandığından yeteri kadar verimli olmayabilir.
Öğrenci kendini bilgi almaya hazırlamadıysa, öğretmen de öğretmeye tam hazır değilse kalite düşer. Zarar topyekûn vatanımızda yaşayan, bu güzel insanlara olur.
Tatil günlerinde de yapılacak çok güzel uğraşlar vardır. Saat onlara, on birlere kadar uyuma devri bir daha gelmemek üzere kapanmalıdır.
"Sabırlıyım; korkmadan, metaneti kavradım.
Sabırlıyım, bıkmadan, sevgiyi yakaladım.
K.GÜNDOĞ
SABIRLI OL. SABRI ZİRVEDE YAKALA
Sabırlı olmak, insana çok güzel ve üstün bir meziyet kazandırır. İnsan hayatı bir akış halindedir. Bazen kendini mutlu edecek güzel olaylarla, zaman zamanda üzüleceği olaylarla karşılaşabilir. İnsan olumsuz olaylara karşı sabırla dayanır. Metanetini sabırla koruyabilir. Zor şartlara göğüs geren, cesaretlidir, yüreklidir. Sabrı ve mücadelesi neticesinde, özlediği güzel günleri yakalayacaktır. Sevgi ise sabırla korunacaktır.
İnsan sabrı ve sabırlı olmayı öğrenirse en büyük eksiklerden birini yok etmiş olur. Kendini yetiştirmiş ve geliştirerek olgunlaşmış insanlar etrafındaki diğer insanlara sabırlı olmayı öğretmeyi, görev bilmelidir. Bu konudaki bilgi eksikliği insanı yaşadığı hayatta çeşitli sıkıntılarla karşılaştıracaktır. İnsanda yıpranma artacaktır, iş yapabilme gücü azalacaktır. Hakiki sabrı yakalayan insan çağın hastalığı haline gelen STRES"LE başa çıkabilecektir.
Az konuştum, öz konuştum, tam konuştum demiştin.
En yüksek makamlara, geldiğini görmüştün. ................
K. GÜNDOĞ
AZ KONUŞ, ÖZ KONUŞ, TAM KONUŞ
Neyi, ne zaman, nerede konuşacağını öğrenmelisin.
İyi konuşabilmenin en önde gelen şartı bilgili olmaktır. Bir konu hakkında yeterli bilgi sahibi değilseniz, güzel konuşursanız bile etkisiz kalırsınız.
Düşünmeden sürekli konuşanlar çok hata yaparlar. Zamanla inandırıcı özellikleri kaybolur gider.
Herhangi bir toplumda, sadece konuşmuş olmak için konuşma. İyi dinle, konuyu kavra, sonra konuş.
Yeri ve zamanı geldiğinde de mutlaka konuş. İlmi bilgilerle doğrulduğu tasdik edilmiş konularda açıklama yap. Suskun kalma.
Sesinin tonunu iyi kontrol et; dinleyicileri bıktırma, yorma. Yumuşak, kararlı, vurgulu ses tonu etkileyici özelliğini her zaman korur.
Her yerde her zaman anlaşılabilir güzel Türkçe konuş.
Doygun sohbet tatlıdır, boşa geçmez vakitler.
Okumak çok güzeldir, uçsa geçse saatler. ......
K. GÜNDOĞ
EVDE EN ÇOK SEVİLEN KÖŞEN, ÇALIŞMA MASASI VE KÜTÜPHANEN OLSUN
Öğrenci, öğretmen, memur, amir her yaşta ve çeşitli meslek kuruluşunda çalışanlar evlerinin uygun bir odasını, hiç değilse odanın bir köşesini çalışma yeri olarak hazırlamalıdır.
Küçük veya büyük kütüphanesini de çalışma masasına yakın bulundurmalıdır ki; zaman kaybı olmasın.
Çalışma masasında kâğıt, kalem ve diğer ihtiyaçları, kitapları belli bir düzenle yerleştirilmiş olmalıdır.
Çalışmaya başlanıldığı zaman basit ihtiyaçları için masadan kalkılmamalıdır. O anda lazım olabilecek bütün malzemeler elinin altında bulunmalıdır.
Masadan kısa aralıklarla uzaklaşmak dikkat dağıtır ve çalışmadan alacağımız verimi düşürür.
Mutlu olmak istiyorsan, çalışmayı ve okumayı çok sev.
İyi yazan bir kalem,
Keskin kılıç gibidir.
K. GÜNDOĞ
CEBİNDE HER ZAMAN YAZABİLEN EN AZ İKİ KALEM VE NOT ALABİLECEĞİN BİR KÜÇÜK DEFTER BULUNSUN.
İşyerimizde veya başka bir yerde bir not almamız, yazı yazmamız veya bir dostumuzun adresini yazmamız gerekebilir. Elimizi cebimize attığımız zaman bir not defteri ve yazabilen bir kalem bulmalıyız.
Bazı durumlarda amirimizin bizden istedikleri önemli şeyleri not almak durumunda kalırız. Kâğıt ve kalem aramak veya daha üst rütbeliden kalem istemek sizi sıkıntıya sokabilir.
Bazen de yeni duyduğumuz bir atasözünü veya ilgimizi çeken bir cümleyi yazmak isteriz. O anda kâğıt ve kalem yoksa not almak istediğimiz cümleyi unutabiliriz.
Yeri gelmişken "Söz uçar, yazı kalır" , sözünü hatırlatmak isterim.
Kalite ve verim, işte çalışma budur....
Zamanı değerlendir, işler yarıda kalır.
K. GÜNDOĞ
AKŞAMLARI BİTİRMEKTE OLDUĞUN GÜNÜN MUHASEBESİNİ YAP. İKİNCİ GÜN NELER YAPACAĞINI DÜŞÜN VE PLANLA.
Derbeder ve programlamadan geçen boş zamanlar, işlerimizin yığılmasını ve yığılan işlerin de can sıkıntısı içinde acele yapılmasını getirecektir.
Peygamberimiz (S.A.V.) bir hadisinde; "Meşguliyetli zamanların gelmeden önce, boş zamanların kıymetini bil." demiştir.
İnsan, bu içinde yaşadığımız dünyada hayatın sonsuz olmadığını sınırlı günleri çok iyi değerlendirmeyi bilmelidir.
Günün çeşitli meşgaleleri programımızı aksatır. Eksikliklerimizi, programımızı aksatan şeyleri zaman kaybetmeden tespit etmeliyiz. Yeterinden fazla mı, televizyon seyrediyoruz. Hayal âlemine mi dalıyoruz! Yorgunluktan yakınarak vakit mi öldürüyoruz! Ayrıntılı tespitlerden sonra, ertesi gün bugün yaptığımız yanlışları yapmayacağımıza dair kendi kendimize söz vermeliyiz.
Yeni günle beraber neler yapacağımızı planlamalıyız. Mutlaka yazarak, tahminen günün hangi saatlerinde, hangi işleri yapacağımızı planlamalıyız.
Günün bazı saatlerini dakikalara bölmeliyiz. Güne erken başladığımızda averaj yakalarız. Zaman almayan önemsiz işleri büyük bir çabuklukla bitirmeliyiz.
Her insanın verimli saatleri vardır. Mesleki çalışmalarımızı, önemli toplantılarımızı, araştırmalarımızı bu saatler arasında yapmalıyız. Kafamız dalgın iken, verimsiz saatlerimizde karar vermemeliyiz.
Bir işin başlangıç ve bitiş zamanı gayet güzel planlanmalıdır. Bir kitap yazmaya veya herhangi bir konuyu araştırmaya karar verdiğimiz zaman, bizim için en önemli şey vakittir. Burada dikkat edilecek en önemli husus bizim boşu boşuna derbederce harcadığımız zamanı kontrol ederek değerlendirmeye karar vermemizdir.
Melanet kurşunları, vızıldayıp geçecek
Yürek yakan fesatlar, cılızlaşıp solacak.
K. GÜNDOĞ
OLUMSUZLUK ZİNCİRİNİN BÜTÜN HALKALARINI KIR
Yaşadığımız hayatta olumsuzluk halkaları peş peşe sıralanmış gibidir. Sana düşen büyük görev zamanla ve sabırla belli bir programla olumsuzluk zincirinin bütün halkalarını tek tek kırmaktır. Bunlardan bazıları;
• Tembelliği, çalışmayı öğrenerek yok et.
• Uyuşukluk ve pısırıklığı büyük bir kararlılıkla kov.
• Korkaklığı, cesareti öğrenerek uzaklaştır.
• Yalancılığı, kapıdan içeri sokma.
• Dost ol, dost kazan, doğru ol iş kazan
• Güvenilir ol, yürekli ol, metaneti yakala
• Sana kötü alışkanlık kazandırmaya çalışan arkadaş, asla arkadaşın değildir. Zaman kaybetmeden ondan uzaklaş.
• Çevrenin olumsuz, yıkıcı baskılarına göğüs ger. Dedi-kodu hastalarının melanet kurşunları sana değmesin. En yakını bile seni sıyırarak geçsin.
• Fesat insanlardan seni yaratana sığın.
• Tahriklere kapılma, eğilme.
Sonunda sen kazanacaksın.
Dayak yok, azar yok, çocuğum sana
Seni doğurmuş çok güzel ana
Layık ol simdi sen Ata'na
Hayattasın, küskün olma evladım.
K. GÜNDOĞ
Gevşeyerek çözülme, rehavete hiç dalma.
Hüzün bulutlarını getirip örtü yapma
K. GÜNDOĞ
EN GÜÇLÜ VE ÜSTÜN OLDUĞUN ZAMANLARDA BİLE REHAVETE KAPILMA MÜTEVAZI VE CİDDİ HALİNİ MUHAFAZA ET
Zamanla, programlı ve metotlu çalışarak belli bir mevki ve makam kazanabilirsin. Bazen büyük bir insan topluluğunu yönetecek üst düzey idareci olmuş olabilirsin.
Kesinlikle rehavete dalma. Kararlılığını koruyarak, daha çok çalış.
Mütevazılığini artırarak daha çok insanın gönlüne gir. Ciddiyetinden taviz verme, vakarlı ol. Küçük büyük menfaatlere kapını açma. Yol göstericilik görevini unutma.
Yüce Allah'ın yarattığı insana, onun gönlünü kırmadan ve dökmeden hizmet etmek, hizmet etmeyi planlamak, bu uğurda yılmadan usanmadan çalışmak meziyetlerin en üstünüdür......................................... ...............................
Beyin hücrelerim, zonklasa da çalışsın.
Durmasın gece- gündüz, bilgiyi yakalasın.
K. GÜNDOĞ
YARATILAN EN KÜÇÜK ZERREYİ ARAŞTIR. BEYİN HÜCRELERİNİ ÇALIŞTIR.
Kâinatta canlı ve cansız ne varsa insan için yaratılmıştır. İnsan bu dünyada kendisine sunulan bu muazzam nimetlerden çok detaylı faydalanmayı öğrenmelidir. Mükemmeli ve güzeli bulmak için araştırma yarışının metodunu bilmelidir.
Beyin hücrelerini her gün artacak bir biçimde çalıştırma gayreti içinde olmalıdır. Bu çaba insan ve insanlık için huzur getirici yönde olmalıdır.
a) Her zaman beyin vücudu tedavi etmeye istekli olmalıdır.
b) Her zaman beyin vücudu çalıştırmaya istekli olmalıdır.
c) Her zaman beyin iyi ve güzel şeyleri aramaya istekli olmalıdır.
d) Vücudun istek ve arzularını karşılamadan önce sağlıklı düşünmeli doğru ve dengeli kararlar alınmalıdır.
Vatan, bayrak diyerek, çok güzel yola çıktım.
En korkulu günleri, gerilerde bıraktım
K.GÜNDOĞ
SENİ YARADANI SEV
Görevi yapmama korkusu
Hastayı tedavi edememe korkusu
Şampiyon olamama korkusu
İşlerde başarılı olamama korkusu
İyi öğrenci yetiştirememe korkusu gibi korkuları, verimli çalışma, sabır ve büyük bir kararlılıkta aş. Birçoğunun üzerine sürekli git. Korkulacak olmadıklarını göreceksin.
Sabah güneş doğarken, seyret en güzel günü
Çiçek, bahar çok güzel, aman kaçırma onu.
K. GÜNDOĞ
SAĞLIĞINI KORU
İnsanlar en büyük hazinenin, sağlık olduğunu zaman geçirmeden kavramak zorundadır.
Çok ve gereksiz yemek yeme alışkanlığından uzaklaşarak, yeterli ve dengeli beslenmeyi öğrenmeliyiz.
Hasta olmadan önce, sağlığının kıymetini bil.
Hz. Muhammed (S.A.V.)
Spor yapmalıyız; koşu, yürümek, masa-tenisi, yüzme, voleybol vs. gibi. Mümkünse bir spor dalında zirveyi yakalamalıyız.
Spor yapan insan sağlıklı ve zinde kalacaktır.
Sağlıklı insanların, sağlıksız insanlardan daha zeki olduğu, yapılan tüm araştırmalarda ispatlanmıştır.
Yüce Türk Milleti, hür doğdu, hür yaşayacak.
Tarih tekerrür etse, alnı kırışmayacak.
K.GÜNDOĞ
BASKI UNSURLARINDAN KURTUL
İnsanların üzerinde, derecesi giderek artan çeşitli baskı unsurları vardır. Milletlerin üzerindeki en büyük baskı unsuru esarettir.
Yakın tarihimizde, kurtuluş savaşında Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin Kurucusu Büyük Komutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk;
"Ben size ölümü emrediyorum..."
"Ya istiklal, ya ölüm..."
Derken, bütün dünyaya Yüce Türk Milleti'nin esareti asla kabul etmeyeceğini, hürriyete âşık olduğunu haykırmıştır.
Hür insanların baskı unsuru azalacağından sağlıkları olumsuz etkilenmeyecektir.
Düşmanı denize döküp, istikbalimizi tam kazandıktan sonra, çeşitli sıkıntılara; açlığa, işsizliğe, geri kalmışlığa göğüs gererek bu cennet vatanı imar ettik, güzelleştirdik. Bundan sonra da daha metotlu ve disiplinli çalışarak al bayrağın gölgesinde dinlenmeyi hak etmeliyiz.
Gündelik hayatımızdaki, diğer çeşitli baskı unsurlarına kararlılık ve cesaretle göğüs germeliyiz.
Şükrettim Allah'ıma, kâinatı yarattı.
Kuşlar cıvıldaşıyor, bu ne güzel bahardı.
K.GÜNDOĞ
ŞÜKRETMEYİ ÖĞREN
Sağlığına, elde ettiğin bütün nimetlere şükret. İnsan olarak yaratıldığına şükret.
Yüce yaratan, canlı cansız bütün varlıkları, dünyayı hatta kâinatı büyük bir lütuf olarak insanlığın emrine vermiştir.
Hiçbir canlıya vermediği aklı vermiş, aklın büyütülmesini ve korunmasını istemiştir.
Yol gösterici göndermiş, üstün yarattığı insanın hata yapmasını istememiştir. Mutluluk rüzgârının esmesi için her şeyi bir düzene koymuştur.
Kâinatın bu muazzam yaratılışı bile insanı şükre götürmeye yeter.
Zannetmiştim diyerek, sorumluluktan uzak. Bulsana doğruları, zik-zak çizgiyi bırak.
K.GÜNDOĞ
"ZAN"NIN HER TÜRLÜSÜNDEN UZAKLAŞ
Başkaları benim hakkımda ne düşünüyor diye kendi kendine içten içe yiyip bitirme. Kendini tanı; yeteneklerini, olumlu veya olumsuz yanlarını, kabiliyetlerini geliştirme yollarını ara.
Etrafındaki insanlar hakkında olumsuz düşüncelere dalma.
Her insanın kendisine göre bir derdi, üstesinden gelemediği sıkıntıları vardır.
Kendisine ve yanında bulunan diğer insanlara şans ve kredi ver. Büyük bir çabayla oluşturulmuş muazzam bir güven ortamında "ZAN" ın hiç bir türü barınamaz.
Bağrı yanık, gözü kara gönül adamlarıyız.
En küçük güzelliği, mumla aramalıyız.
K. GÜNDOĞ
GÜZELLİKLERİ GÖREBİLMEYİ ÖĞREN
Kainat güzelliklerle doludur. Bizlere düşen büyük görev, güzellikleri aramak, bulmak ve onları korumaktır.
Hiç şüphesiz ki; yaratılanların en güzeli insandır. Bütün yönleriyle donanımlı ve iyi yetişmiş insanların korunması, her kademeden insanın birinci ve vazgeçilmez görevi olmalıdır.
Kuşların, ormanların, hayvanların, doğal bitki örtüsünün korunması gerekir. Bütün diğer yaratılanların tüm insanlık âlemine bilinen ve bilinmeyen çeşitli faydaları vardır. Bütün yönleriyle donanımlı ve iyi yetişmiş insanların korunması, her kademeden insanın birinci ve vazgeçilmez görevi olmalıdır.
Aşırılık; tehlikeli yolun, son durağı.
Kanaat; hayat tarzımın, doyum kaynağı.
K. GÜNDOĞ
KANAAT SAHİBİ OL
Daha çok kazanabilmek için, aşırı arzuya kapılma. Elindeki mevcuttan en iyi derecede yararlanabilme sanatını öğren. Her çeşit aşırılıktan uzakta kalarak sağlıkla yaşa.
Bütün çalışmalarda ifrata kaçmadan orta yol bulunmalıdır. Yapılan iş ise kalite olarak en az iyi derecede yapılmalıdır.
Zamanın gerisinde, kuvvetsiz kalamazsın.
Karanlıklardan sıyrıl, ışığı göremezsin.
K. GÜNDOĞ
ŞÜPHELERDEN KURTUL, KARARLI OL
Zamanımızda insanların çoğu geçmiş olayları, sürekli bir papağan kuşu gibi tekrarlayıp dururlar. Bu onlara çok büyük bir zaman kaybettirir. İçinde yaşadığı günden doyum almayı, mutlu olmayı bir kenara bırakırlar. Bazen de yarın ve daha sonrası için olumsuz hayal kurarlar. Sanıldığının aksine hayat çok uzun değil. Bir günü büyük bir dikkatle ve planlı yaşamalıyız. Şüphelerden kurtulup kararlı ve temkinli olmalıyız.
Sağlık ruhsuz olamaz, iman ruhun ilacı.
Beden ruhsuz olamaz, aşk insanın ilacı.
Kenan GÜNDOĞ
HİÇBİR OLUMSUZ OLAY DÜNYANIN SONU DEĞİLDİR. SOĞUKKANLI OLMAYI ÖĞREN.
Hiçbir insan, doğal hadiselerin hızlanmasını veya yavaşlamasını sağlayamaz. (Hızlı esen bir rüzgâr yavaş estirilemez.)
Zamanla yapılan; gereksiz, plansız, elimizde olmayan sebeplerle birikmiş işler canımızı sıkabilir. Burada işleri bitirelim diye aceleyle başlanılan hızlı çalışma sağlığımızı tehdit edebilir. Soğukkanlı olmalıyız. İşleri belirli aralık ve özel bir planla bitirme yolları aramalıyız.
Girdiğimiz bir yarışta veya sınavda belki de başarılı olamayız. Canımızı sıkmak ve üzülmek çare değildir. Önemli olan ikinci sınava hazırlanabilmek için yeterli enerjiyi toplamaktır.
Herkes çok iyi bilmelidir ki, en güzel şey dengeli ve sağlıklı yaşamaktır.
Sakın seyreden olma, tecrübeyi bulduysan,
Hareket zamanıdır, seyretsin seni, insan.
K.GÜNDOĞ
DEĞİŞİM VE YENİ GELİŞMELERE HAZIRLIKLI OL
Yaşadığımız çağa göre tedbirler almalıyız. Ne eski çağdayız ne de bizden sonraki çağda yaşıyoruz. Geçmişten de dersler alarak anı çok güzel değerlendirmeliyiz. Yarını sadece tahmin etmeye çalışabiliriz. Güne iyi bir başlangıç yapmak en büyük görevlerimiz arasında olmalıdır.
Değişimlerin hızı yıldan yıla artmaktadır. İyi bir yönetici işverenin günün şartlarına göre değişken kararlarını ve beklentilerini kısa zamanda kavrayabilmesi ve anlayabilmesiyle kendini ispat edecektir.
GAYE, GAYRET VE DOYUM
Genellikle bütün teşkilatlarda idareciler, yapılan yanlışlıkları düzeltmek için uzun zaman ayırırlar. İdareci, başında bulunduğu birimin verimliliğini artırıcı plan ve projelere yeteri kadar zaman ayıramaz.
İyi bir idareci, bir günlük zamanı çok iyi kullanabilmelidir. Yeri ve zamanı geldiğinde kalıpları zorlayıcı olmalıdır. Burada metot çok önemlidir; kalıpları zorladığı zaman ürkütücü bir görünümde olmamalıdır.
Gaye;
İyi eğitilmiş bilgili öğrenci ve iyi yetişmiş bir öğretmendir.
İyi bir eğitimden sonra, hastalarını sabırla tedavi edebilen doktordur.
Dayanıklı ve iyi kullanılabilen bina, makine ve teçhizat yaptırılabilen mühendistir.
İnsanın mutluluğunu düşünen siyasetçidir.
Müşterisine normal kazançla, iyi mal satabilen esnaftır.
Aynı miktar araziden, daha kaliteli verim alabilen çiftçidir.
Emrindeki insanları iyi idare edebilen amiridir.
Milli müsabakalarda, ülkesini en üst düzeyde temsil yeteneğini sahip sporcudur.
Allah'ın yarattığı, canlı cansız her türlü nimeti insanın emrine sunabilendir.
Bütün bu ve buna benzer gayretler doyum gerektirecek, bu çabanın içinde olanlar mutluluğu yakalayabileceklerdir.
ÖNDER GÜNDOĞ
ORTAOKUL MÜDÜRÜ (FEN BİLGİSİ ÖĞRETMENİ)
EMRE GÜNDOĞ
İLKOKUL MÜDÜRÜ (BEDEN EĞİTİMİ ÖĞRETMENİ)
EĞİTİM KADROMUZ
Anasınıfı Öğretmeni Sınıf Öğretmeni Sınıf Öğretmeni Sınıf Öğretmeni Sınıf Öğretmeni Sınıf Öğretmeni
ŞÜKRAN YOSUNLUKAYA HİLAL ERİN EBRU BOZKURT GÖZDE IŞIK EBUBEKİR BARIŞ ŞEYMA DEDE
Okul psikolojik İngilizce Öğretmeni İngilizce Öğretmeni İngilizce Öğretmeni Bilişim Teknolojileri
ve Rehber Öğretmeni Rehber Öğretmeni ve Yazılım Öğretmeni
KÜBRA YALÇIN TUĞBA AKDENİZ HAMİT GÜNDOĞDU MUSTAFA KASAPOĞLU TUĞBA SAAR FATMANUR KESER
Türkçe Öğretmeni Türkçe Öğretmeni Matematik Öğretmeni Matematik Öğretmeni Matematik Öğretmeni Matematik Öğretmeni
SİNAN PAŞAYİĞİT TUĞRUL TOPRAK KÜRŞAD YILMAZ SEVİLAY BAYRAM BANU GÜNDOĞ MEHMET KARAKAY
Din Kültürü ve Ahlak Din Kültürü ve Ahlak Sosyal Bilgiler Sosyal Bilgiler Fen Bilgisi Öğretmeni Fen Bilgisi Öğretmeni
Bilgisi Öğretmeni Bilgisi Öğretmeni Öğretmeni Öğretmeni
ALİ KUZUCU ARİFE KARADAĞ GÜLŞAH AZİZOĞLU AHMET NAMALDI TOLGA VURAL MERVE BAŞPINAR
Müzik Öğretmeni Beden Eğitimi Teknoloji Tasarım Görsel Sanatlar Görsel Sanatlar Fen Bilgisi Öğretmeni
Öğretmeni Öğretmeni Öğretmeni Öğretmeni
DİLARA TÜRK ASLI TUNÇ ESRA USLUOĞLU GİZEM NALBANTOĞLU MURAT DUYGU FUNDA GÜNDOĞ
PERSONEL
DEMET EKER SEMRE YÜCEEL SEVDA ŞAHAN ÜLFET PAKIR
MUHASEBE BİLGİ İŞLEM Yardımcı Personel Yardımcı Personel
AYSEL ARI NERGÜL KÜÇÜK FATMA KARTAL AYŞE YÜKSEL
Aşçı Mutfak Personeli Yardımcı Personel Mutfak Personeli
RASİM ŞAHAN RAHİM SAİN HASAM SOLAKTAŞ
Güvenlik Bekçi Bekçi
S Yabancı Dil Eğitimi
Son yıllarda dünyada dil öğretimiyle ilgili pek çok metot ve uygulama denenmiş olmakla beraber Bilim çevreleri, çocukların zihinsel ve duyusal üstünlüklerinden ve esnekliklerinden dolayı yabancı dil öğretiminin erken yaşlarda çok daha etkin sonuçlar vereceği kanaatini taşımaktadır. Artık yabancı dil dersleri daha alt sınıflara indirgenmiş ve daha erken yaşta çocukların yabancı dil ile tanışması sağlanmaya çalışılmıştır. Dil öğrenmede ve öğretiminde kazanılması ya da edinilmesi gereken dört temel beceri dinleme, okuma, yazma ve konuşmadır. Her eğitim kurumu bu 4 beceriyi uygularken kullandığı metot ve uygulamaların bir yana dursun;
Doğuş Koleji Eğitim Kurumları ve Kampüsleri olarak;
Yabancı dil öğretimini ve bu bağlamda ele alınması gereken yaş faktörü, ilköğretimin ilk kademesindeki çocuklarımızın bilişsel, iletişimsel ve eğitbilimsel özellikleri göz önünde bulundurularak uygulanması gereken yabancı dil öğretim yöntem ve teknikleri , ve yabancı dil öğretmenlerinin sınıf içinde özenle oluşturacakları eğitbilimsel etmenler konusunu Doğuş Kampüs Dil Departmanı olarak çalışmalarımız özen ve titizlikle Avrupa Dil Portfolyosuna uygun şekilde yapılmaktadır.
Özellikle Doğuş koleji Eğitim Kurumları İngilizce Kampüs olarak hedefimiz, amaçlarımız; öğretilen yabancı dili doğru olarak anlayabilme, okuyabilme ve konuşabilme; ayrıca karşı kültürün, edebiyat, sanat ve bilimine karşı olumlu tutumlar geliştirip bu kültürün öğelerini anlayabilecek hale gelme; hedef dilde sözlü ve yazılı iletişim kurabilmedir.
Bu bağlamada Dil Departmanı ve Dil Kampüs olarak; uyguladığımız eğitim metodları ve uygulamaları çağın gereksinimlerine uygun olarak kendi stratejimizi şu şekilde sıralayabiliriz.
1 Hem grupla hem de kendi kendine öğrenme, 2) İletişim ve etkileşim içerisinde aktif öğrenme, 3) Zamana ve mekâna bağlı kalmadan öğrenme, 4) Kendi hızında öğrenme, 5) Sınırsız tekrar etme, 6) Tüm dil becerilerini geliştirmeye yönelik etkinliklere bir arada ulaşma, 7) Yaş ve öğrenim düzeylerine uygun materyal ve etkinliklerden yararlanma, Hedef dili kültürel ve sosyal bağlamda öğrenme, 9) Hedef dili daha eğlenceli bir şekilde öğrenme, 10) Öğrenenin motivasyonunu artırma.
Ayrıca ülkemizde en çok sorun teşkil eden hedef dili konuşabilme ve dinlediğini anlayabilme becerilerinin yetersizliği karşısında;
2 Öğretmenlerin, sınıf ortamında öğrencilerin kendilerini mümkün olduğunca rahat hissetmelerini sağlayan ortamlar düzenlemeleri ve onlara fazlasıyla ''konuşma ve dinleme etkinlikleri" olanağı tanımalarıdır. Ayrıca; öğrenme ortamında sunulan görsel materyallerin ipucu niteliği taşıyan bir takım bilgilerle yazılı ve görsel olarak desteklenmesi öğrenilenlerin uzun süreli saklanma olasılığını arttırmaktadır.
3.Okulumuzun içindeki Dil sınıfları (Language Classes and scale of Learnin' &
Teachin')
Dil” alanında “specialist”(Uzman) denilecek düzeyde dil öğretmenlerinin varlığı da önem teşkil etmektedir. Özellikle ilkokul orta ortaokul ve lise yabancı dil öğretimi konusunda da gerekli gözlem ve tecrübeye sahip branş hocalarımız ile;
Dil öğretiminde konuşma, dinleme, yazma, okuma becerisinin alt boyutları olan anlaşılabilirlik, dil bilgisi, sözcük bilgisi ve akıcılığı geliştirmek için; farklı yaş gruplarında, farklı öğretim materyalleri işe koyularak, farklı yöntem ve teknikler kullanılarak yeniden sınanan (scale of learning & teaching) çalışmalar planlayarak öğrenciye öğrenmeyi öğretebilme ve her öğrenciyi analiz edebilme; Dil öğretiminde öğrencilere konuşma becerilerini geliştirmek amacı ile kullanılan materyallerin yanı sıra, düzenlenecek ortamın iletişimsel bir ortam olmasına dikkat edilerek iletişimsel etkinlikler (doğal konuşma etkinlikleri, rol oynama, canlandırma, yaratıcı drama, sorun çözme vb.) dil sınıflarımız İngilizce öğretmenlerimiz tarafından aktif bir şekilde kullanılmaktadır.
FEN LİSELERİ
(İstanbul Fen Lisesi, Ankara Fen Lisesi, İzmir
Fen Lisesi, Kayseri Fen Lisesi, Bursa Fen
Lisesi, Kayseri Sümer Fen Lisesi vb.)
ANADOLU LİSELERİ
(KÜÇÜKÇALIK AL. SAMİYANGIN AL. BALDÖKTÜ
AL. SEMAYAZAR AL. vb.)
ANADOLU ÖĞRETMEN LİSELERİ
KAZANDIRAN OKUL
SÜREKLİ GERÇEK BAŞARI
TEL: 0.352.344 28 45 - 344 28 46
www.doguskoleji.k12.tr
Erkilet/Kocasinan/KAYSERİ